Page 31 - Söz İile Dergisi Sayı 3
P. 31

Serhat YENER




          OSMANLI DÖNEMI MINYATÜRLERINDE ENSTRÜMAN FIGÜRLERI




        Özet

        Osmanlı dönemi Türk müzik kültürünün çok yönlü olarak gelişimini sürdürdüğü, izlerini kültürün diğer un-
        surları üzerinde de bıraktığı önemli bir dönem olmuştur. Minyatürlerde resmedilen enstrüman figürleri, ait
        oldukları toplumun müzik kültürü hakkında, döneme ışık tutan çok önemli bilgiler sunmaktadır.


        Bu çalışmada; Osmanlı dönemi Türk müzik kültüründeki zaman ve mekân farklılıklarının belirlenmesinde
        önemli bir unsur olan döneme ait çalgı lar, incelenen minyatürlerle ele alınmıştır.  Abdülcelil Çelebi Lev-
        ni’nin ressamlığını yaptığı Sultan III. Ahmed’in 1720 yılında dört şehzadesinin sünnet düğünü şenliklerinin
        anlatıldığı Surname-i Vehbi adlı eser  referans alınmıştır.

        Söz konusu minyatürlerde sahnelenen ve o dönem sazlarının teknik, anatomik yapısını tanımlamayı amaç-
        layan bu çalışma, betimsel araştırmalardan tarihsel desen kullanılarak alınmıştır. Bu amaç doğrultusunda
        konu ile ilgili yazılı ve görsel materyallere başvurulmuştur.
        Anahtar Kelimeler: Osmanlı İmparatorluğu, Minyatür, Enstrüman Figürleri

        Giriş

        Türklerde coğrafi ve sosyo-kültürel duruma göre biçim almış olan müzik kültürü, çok eskilere dayanır. M.Ö.
        3000 yıllarında Altaylılar’ dan günümüze ulaşan müzik hakkında bazı kaynaklar vardır (Say, 2003: 21).
        Türk müzik kültürü; Anadolu’nun tarih boyunca Hititler, Urartular, Frigler gibi medeniyetlerin beşiği olması
        ve Asya, Altay, Hun, Uygur Türklerinin kültür etkileşimi sonucu Avrasya’da yaklaşık 11 milyon kilometrelik
        bir alana yayılmış olan, Türkçe konuşan, yaklaşık 250 milyonluk insan topluluğunun oluşturduğu bir yapı
        haline gelmiştir. Türk müzik kültürü söz konusu yapısı itibarı ile dünya müzik kültürü içinde en yaygın öge-
        lerden biridir. Kaybolmaya yüz tutmuş binlerce yıllık geçmişi olan melodilerin ve enstrümanların yaşatılma-
        sı, Türk müzik kültürü açısından önemli bir  olgudur.

        Çalgı, her kültürde birbirine benzer şekilde biçimlenen bir unsur olarak tezahür eder ancak malzemesi, bi-
        çimi ve  seslendirilme üslubu bakımından sınıflandırılması mümkündür. Malzeme ve biçim daha maddi, ses-
        lendirme ise daha kültüreldir. Bunun tipik örneği kemandır. Pek çok kültürde olmasına rağmen 18. yüzyılda
        batılıların tabiriyle “Viola d’Amore” yani, “sine kemanı” adıyla Osmanlı dünyasına da girmiş, ama burada
        Batı’dakinden farklı tını ve üslupta icra edilmiştir. Batı müziğinden bizim kültürümüze geçen çalgılardan
        klarnet de değişikliği uğramış, Osmanlı dünyasında, keman gibi, farklı tını ve üslupta kullanılmıştır. Ke-
        mençe, tambur, ney gibi çalgılar Osmanlı müziğine göre biçimlenmiş çalgılardır. Osmanlı çalgıları zaman
        içinde başka kültürlere ait çalgılarla da etkileşime girmiştir (www.geldik.com/kulturel-konu- lar/35087-os-
        manlida-dugun-bir-torendir. Erş. Tarihi:15 / 04 / 2010).


        Türk müzik kültürü, tarihsel süreçte Hunlar, Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular ve Osmanlı kültürleri içeri-
        sinde sürekli bir gelişim çizgisi göstermiştir. Bu dönemlerde gerek nazari, gerekse Organoloji yönünden
        giderek daha sistematik ve kompleks bir yapıya kavuşmuştur.

        Bu dönemlerden kalan müzik mirasları müzikoloji alanında yapılan bilimsel çalışmalarla günümüze yansı-
        maktadır. Bu çalışmalar daha çok müzik nazariyatı ile ilgili kitaplar, ses dizileri, müzik biçim ve formları,
        Türk müziği dönemleri üzerinden temellendirilen çalışmalardır.

        Bu çalışmada hareket noktası yapılan Osmanlı minyatür sanatı da, Türk müzik kültürü hakkında sunduğu
        ipuçlarıyla müzikolojinin önemli çalışma sahalarından biridir.



        *Yrd. Doç. Dr., Ordu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü (e-posta: serhatyener@
        odü.edu.tr)
   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36