Page 33 - Söz İile Dergisi Sayı 3
P. 33

Çevgan:
        Türk mehter musikisinde kullanılan bir usul vurma sazıdır. Etrafı zincir ve çıngırak yahut ziller ile çevrili,
        gümüşten yapılmış, saplı bir alettir (Öztuna, 1990:199).

        Zilli Maşa:
        Anadolu’da halk musikisinde bir vurmalı sazdır. Çerçevesinde küçük zil (5 cm çapına) veya çıngıraklarla
        dizilmiş kaşık veya maşalardan ibarettir. Ekseriya bir çift halinde dize vurularak çalınır ve parlak bir ses
        verir (Öztuna, 1990: 527).

        Parmak Zili:
        Günümüz Türkçesinde ‘parmak zili’, birkaç yüzyıl öncesine kadar çenk deniyordu. 15. yüzyıla ait  Türkçe
        bir el yazmasında, cariyelerin parmak zillerini kullanarak dans ettikleri belirtilir.(Say, 2005:128).

        Darbuka:
        Türk musikisinde bir usul vurma aletidir. Türkiye’de madeni kaplı olanlarına ‘darbuka’, toprak olanlarına
        ‘dümbelek’, halk musikisinde ‘çöm lek’ denilmektedir. Tahta kaplı olanları da vardır. Ağız kısmı deridendir.
        Bu kısma iki elin  parmak ve tırnak vuruşlarıyla çalınır (Öztuna, 1990: 209).
        Kâseler: Darbuka cinsinden bir vurmalı alettir. Daha çok Mısır ve Sudan’da görülmüştür. Fakat Arap musi-
        kisinde eskiden beri yaygındır (Öztuna, 1990: 433).

        Fincanlar:
        XVII. asır Türk musikisinde kullanılan bir çalgıdır.

        Mey:
        Deliksiz kavala benzeyen, bir gövde üzerine ses çıkarmak için  takılmış, bir kamıştan meydana getirilmiş
        nefesli bir çalgıdır. Meyin Azerbaycan’da kullanılan ‘balaban’ adlı bir çalgı ile benzerliği büyüktür(Bala-
        banın kamışı ince, meyin ise kalındır) (Emnalar, 1998: 91).

        Sipsi:
        Sipsi adı(ince, küçük) anlamına gelir. Bazı bölgelerde sigaraya ve zurnanın ağızlığına da sipsi denir. Çal-
        gının yapısı itibarıyla küçük oluşu sipsi denmesinin bir nedenidir (Emnalar, 1998: 94).

        Çifte:
        Anadolu’da kullanılan bir nefesli sazdır. Ağza alınacak yerinde iki dil olduğu için ‘çifte’ denilmiştir. Bir
        çeşit dilcikli zurna ise de, davul eşliğinde çalınmaz ve zurnanın güzelliğini taşımaz (Öztuna, 1990: 202).

        Arğul:
        Osmanlı döneminde yaygın olarak kullanılan dilli bir saz çeşididir.

        Düdük:
        Üflemeyle ses veren bir alettir. XVII. asır Türk musikisinde ilkel flütler tipinde pek çok flüt vardır. Kaba dü-
        dük, Yelli düdük, Arabî düdüğü, Çığırtma düdüğü, Mehter düdüğü bunlardan birkaçıdır (Öztuna, 1990:
        236).

        Ney:
        Türk musikisinin en maruf sazı olan ney, Farsçada, ‘nay’dan gelmektedir. Anlamı ‘kamış’tır. Araplar ‘miz-
        mar’ demektedir. Fakat bu kelimenin manası şümulludur; üflenerek çalınan bir grup sazı içine alır (Öztuna,
        1990:116).

        Girift:
        Türk musikisinde, bugün unutulmak üzere olan bir nefesli sazdır. Ney’e benzer, fakat daha küçüktür. Altı
        bazen de dört boğumludur. Sekiz deliği vardır. Kaba çargahtan(do), muhayyere(la) kadar, ancak 1,5
        oktav olmasına rağmen, neyden  daha karakteristik bir sesi vardır (Öztuna, 1990: 308).

        Pişe:
        Yedi veya dokuz deliği olan bir çeşit eski ney olan nefesli bir sazdır.


        Mü:
        Osmanlı döneminde kullanılmış olan nefesli    bir saz çeşididir.
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38