Page 35 - Söz İile Dergisi Sayı 3
P. 35

Dombra: Osmanlı döneminde kullanılmış olan mızraplı bir çalgı çeşididir.


        Dotar(Dutar): Özbek, Tacik, Türkmen, Fars gibi dillerde iki telli anlamına gelir. Armut biçiminde, birleş-
        tirilmiş parça ağaçlardan yapılmış(yaprak tipi) uzun saplı, 13-17 arası bağlanmış damar gibi perdeleri(de-
        riden) vardır. İki tane ipek teli vardır. Uzunluğu 1150-1200 mm civarındadır. Afgan ve İran’da 3 telli olan
        çeşitleri de vardır (Tövbış, 1990:187).


        Minyatürlerde Tasvir Edilen Bazı Saz Örnekleri

        Osmanlı’da düğün bir törendir, bir ritüeldir. Osmanlı kitap sanatı içinde de düğün kitapları ayrı bir yer
        tutar. İslam dünyasında “şehname”, “hamse” gibi diğer kitap türleri vardır, ancak düğünleri konu alan
        “surname”ler Osmanlı’ya hastır. Pek çok surname yazılmışsa da resimli örnekler bir iki tanedir. Bunlardan
        1582 tarihli olanı, III. Murad’ın şehzadesi için yapılan ve 55 gün süren düğünü anlatan, 400 küsur resme
        sahip kalınca bir  kitaptır. İntizami adlı bir şair tarafından metni yazılmış, o zaman saray nakkaşhanesinin
        başında bulunan Üstad Osman ve ekibi tarafından resimlenmiştir.


        Düğün söz konusu olduğunda eğlenceden de söz etmek gerekir. Eğlence kavramı, insanların yaşayış tar-
        zına, kültürüne, dünyaya bakış tarzına göre değişir. 1720 tarihi, aynı zamanda Lale Devri’nin de başlan-
        gıcıdır. Surnameleri inceleyen tarihçi ve sanat tarihçilerinin yorumu, bu düğünlerin hem bir olayı kutlamak
        hem de toplumda bir gevşeme yaratmak amacıyla düzenlediği yönündedir.
        Çankırı yakınlarından, MÖ 16. yüzyıla ait İnandıktepe vazosunda, dört friz üzerinde hieros gamos denen
        kutsal bir düğün anlatılır. Bu frizde asıl dikkat çeken çalgılardır; bu çalgıların bir düğün töreninde kullanılı-
        yor olmasıdır. Çalgılardan biri olan “zil” veya Osmanlıların deyimiyle “halile”, birbirine çarpılan iki tane
        zilden oluşur.


        Kopuz:
        Türklerin en az 15 asırdan beri kullandıkları, ünlü bir mızraplı çalgıdır. Bugün Anadolu’da yerini bağlama
        türünden sazlara bırakmış olmasına rağmen, Orta Asya ve Sibirya tarafında halen kullanılmaktadır. Ko-
        puz, Türk kültürünün bir çeşit sembolü ve temsilcisi olarak kabul edilir (Öztuna, 1990:454).


        Kaşık:
        Anadolu halk musikisinde çarpare’nin aldığı isim. Çarpareye nazaran daha ilkeldir. İki uzun bir çift tahtadan
        ibarettir. Hatta bazen sadece iki tahta kaşık avuç içine alınarak vurulmakla yetinilir (Öztuna, 1990:434).

        Çalpara veya Çengi Çubuğu:(Köçekçe veya Tavşancalarda)
        Çarpare, Türk musikisinde bir usul vurma aletidir. Dört parça sert tahtadan yapılmıştır. İki parçası bir avu-
        ca, iki parçası da diğer avuca alınarak çalınır. Bir çeşit kastanyettir. 8-10 cm boyunda iki parçalı abanoz
        ağacından yapılmıştır. Bu dönemde ise iki çift küçük zil çarparenin yerini almıştır (Öztuna, 1990:19).

        Mehter Zili:
        Askeri musikide kullanılan bu saz, zile yakın, ses kalitesi olarak iyi, fakat volüm olarak düşüktür. Ritim saz-
        lar arasında yer alır, solosu az olan bir sazdır.

        Zil(Halile):
        Türk musikisinde bir usul vurma aletidir. Baş ve orta parmaklara takılan iki çift yuvarlak halindedir; yuvar-
        lağın ortası çukurcadır. Karşılıklı vurularak parlak bir ses elde edilir (Öztuna,1990:527).


        Kös:
        Türk musikisinde bir vurmalı alettir. Askeri musikide, Mehterhane-i Hakani’de kullanılmıştır. ‘Kus-i hakani’
        diye anılmış, çalan sanatkâra Farsça, ‘küsi’ ve ‘küszen’, Türkçede de ‘kösçü’ denmiştir. İki elle tutulan bu
        saz, çifttir. Parçalar eşit büyüklükte, tokmak la usul vurulur. Bakır üzerine deve derisi geçirilmiştir. Yarım
        yumurta şekline benzer ve  üst kısmı en geniş yeridir.  (Öztuna, 1990: 464)


        Davul:
        Türklerde binlerce yıldan beri kullanılan vurmalı alettir. Eski Türklerde, Türkçede ‘köbürge, küvrüğ, tuğ’
        denen davulun, bugünkü Türkçe ve batı dillerinde adı, Arapça ile aynı manada olan ’tabi’ kelimesinden
        gelir. Davulun pek çok çeşidi vardır. Yanları tahtadır. İki tarafında deri gerilmiştir. Sağ eldeki topmak kuv-
        vetli zamanları(düm), sol eldeki daha ince çubuk ile zayıf zamanı(tek) vurur. Bazen usul tokmakla kalmaz,
        darpları  ile  nağmenin  icrasına  katılır.  Halk  müziğinde  zurnanın  ayrılmaz  usul  vurma  aletidir  (Öztuna,
        1990: 211).
   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40