Page 11 - Söz İile Dergisi Sayı 3
P. 11

MUSTAFA KEMAL’IN GENÇLIK FIRTINASI

        İttihat ve Terakki’nin dağılma kararı almasından sonra Fethi Okyar, Osmanlı Hürriyetperveran Avam Fırka-
        sı adıyla bir parti kurdu. Parti-nin yayın organı olarak da bir gazete çıkarılması düşünüldü.

        Öneri Mustafa Kemal’den geldi. Bir eski hayal, yıllar sonra yokladı içini. Ona göre dilin avlusu, sustukça
        değil konuştukça, yazdıkça güneş alırdı. Mustafa Kemal ona, ülkenin içinde bulunduğu durum ve gittikçe
        artan particilik mücadeleleri konusunda ‘milleti uyandırmak’ ve gerçekleri ‘halka, hatta düşmanlarımıza
        anlatabilmek için’ birlikte bir dergi çıkarmayı önerdi ve biriktirmiş olduğu bir miktar parayı vereceğini de
        belirtti. Bunun için uygun bir isim arandı. Onu da Mustafa Kemal buldu: Minber. Camilerde halkı aydınlat-
        mak için çıkılan kürsü anlamına gelen Minber.


        Minber’in sahibi ve başyazarı Dr. Rasim Ferid Talay; imtiyaz sahibi ise Fethi Okyar’dı. Logosunun altında
        ‘siyasî, ilmî, edebî, iktisadî, yevmi mecmua’ yazılıydı. Mecmua tek yapraktan ibaretti. Ebatı 60x45 cm’ydi.


        Minber, I Kasım 1918, isminin gereğine uyularak cuma günü yayımlandı.

        Sermayesine katıldığı Minber, kendisi Suriye’deyken yayın hayatına başladı. O sırada Mirliva, yani tuğge-
        neral olan Mustafa Kemal, Filis-tin’deki 7. Ordu’ya kumanda etmekteydi.


        ilk sayılar, Mustafa Kemal’in adresine postalandı. Sevinç, heyecan, nerdeyse bir ağlama duygusuyla mec-
        muayı okuyan Mustafa Kemal, Minber sayesinde tam bir fikir kavgası yapacağını hayal etti.


        İlk günkü sayıda Felaketten ibret Alalım başlıklı bir uyarı yazısı yayımlandı. Bunu Hürriyet-i Matbuat (Ba-
        sın Özgürlüğü), Sulh ve Salâh ve Asrileşmek başlıklı yazılar izledi. Bunun yanında Mustafa Kemal’le ilgili
        söyleşi ve haberlere de büyük ölçüde yer verildi. Bunlardan biri oldukça önemliydi: 3 Kasım 1918 tarihli
        nüshada Ahmet Hulki imzasıyla çıkan bir yazıda "Yurdun geleceği, Mustafa Kemal’den büyük hizmet-ler
        beklemekte haklıdır.” denildi.


        13 Kasım 1918’de Filistin’den İstanbul’a gelen Mustafa Kemal Minber’de daha düzenli yazmaya başladı.
        Dizgisinden, sayfa düzenine, görsel kullanımından manşetlere dek mecmuaya biçim vermeye çalıştı.


        17 Kasım 1918 tarihli nüshadaki "Mustafa Kemal Paşa ile Mülakat” başlıklı söyleşi oldukça dikkat çekiciydi.

        Minber daha sonraki sayılarında da Paşa’nın demeçlerini ve ona ilişkin haberleri yayımlamayı sürdürdü.

        Mustafa Kemal’in ‘Hatip’ takma ismiyle bazı metinleri yazdığı da iddia edildi. ‘Hatip’ imzalı yazılarda;
        Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu sıkıntılar, emperyalist devletlerin Osmanlı Devleti’ni parçalamak için
        oynadıkları oyunlar, Batı medeniyeti ve Batı’da ortaya çıkan felsefi ve bilimsel gelişmeler, hürriyet, meşru-
        tiyet, kadın hakları, milli irade ve Türk milliyetçiliği gibi konular üzerinde duruldu.

        Minber;  Babıâli’de  birkaç  basamakla  inilen,  yer  yer  çatlamış,  dökülmüş  sıvaları  ile  dar,  kirli,  karanlık
        koridorlardan  geçilen,  üzeri  örümcek  bağlamış  ampullerin  aydınlattığı  havası  alınmış  bir  basımevinde
        hazırlandı.

        Mürekkep kokusu, erimiş kurşundan yayılan sıcaklığa karışırken tek yaprağı inceleyen Mustafa Kemal, tatlı
        bir yorgunlukla sürekli kahve ve sigara içmekteydi.

        Yirmi altı yaşındaki Paşa, mecmuasını ilk kez İstanbul’da eline alır almaz Minber’i herkesin elinde görmek
        arzusuyla Pera Palas Oteli’nden Beyoğlu’na çıktı ancak ortalıkta Minber okuyan kimseler yoktu.

        İlk düş kırıklığını o günlerde yaşadı, içinden şu sorular geçti: “Gazete, dergi müşterisi kimdi? Ahalinin yüze
        kaçı okuryazardı? Bir gazeteyi, dergiyi alanlardan yüzde kaçı ciddi yazı okur, yüzde kaçı meraklı havadis
        ve tefrikalar peşindeydi?”


        Cevapların, soruları incittiği bir noktadaydı. Yüreği gücense de aklı devamdan yanaydı. Konuşmalı ve
        yazmalıydı. Süreklilik esastı. Geleceği görmek, hayatın devam hakkıydı. Her yolculuk, yoldan uzundu.
        Farkındaydı.
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16