Page 14 - Söz İile Dergisi Sayı 3
P. 14
Doç.Dr.İlknur Tatar KIRILMIŞ
ERKEK ROMAN OKURSA…
Okuma eyleminin geniş halk kitlelerine yayılmasından bu yana aileler çocuklarının okuyacağı kitapları
seçme konusunda titizlenmişler ve ulaşabildikleri bilgileri bu alanda kullanmaya gayret göstermişlerdir.
Okur olarak çocukların sevdikleri ve ailenin beğendiği kitaplar bazen çatışmaya dönüşürse de çocuğun
okumaya ilgisi çoğaldıkça bu defa farklı kaygılarla ailenin okumaya engel olmaya çalıştığı da görülmüştür.
19. asırdan bu yana kitap okumanın, özellikle roman söz konusu olunca kontrol etme ve yönlendirme işle-
vini arttırdığı bilinen bir gerçektir. Genç kızların veya kadınların roman okuyarak gereksiz bir duygusallık
veya korkuya kapılmaları ve bununla yanlış adımlar atabilecekleri endişesi edebiyatı da epey meşgul
etmiştir. Yaşam tecrübesi zayıf ve hayatı romanlarla tanımaya çalışan Emma Bovary’nin aşk’ı, “romantik
sözler” ve “para”da arayan eğilimi bu hususa dair en ünlü örneklerdendir. Emma’yı trajik bir sona götüren
ilişkileri dikkate alındığında kadınların romandan olumsuz etkilenmesi adeta belgelenmiş gibidir.
Peki, erkekler roman okumaz mı? Okur erkek olduğunda, Emma Bovary gibi bir duruma düşerse ahlak-
sızlığı onu trajik bir sona sürükler mi? Namık Kemal, İntibah romanındaki Ali’ye bu şekilde bir ceza verir.
Romanın sonunda Ali’nin yalnızlık ve mutsuzlukla cezalandırılması Emma’ya göre daha merhametli bir çö-
züm gibi görünür. Fakat Halit Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu romanındaki Bihter’in sonu, edebiyatın Emma
Bovary ya da Anna Karanina’dan kolayca vazgeçmeyeceğini düşündürür. Bu döngü açısından Yakup
Kadri Karaosmanoğlu’nun Nur Baba’sı bambaşka bir noktada bulunur.
14