Mazlum coğrafyalara birlik ve bağımsızlık ilhamı veren, tarihte başka hiçbir orduya, hiçbir devlete nasip olmamış, kutlu bir kıyamdır Çanakkale. Tüm dünyayı şaşkına çeviren bu zafer; devrin en büyük ve modern askeri gücü karşısında elde edilmiştir. Britanya Donanması, Çanakkale Boğazı önünde göründüğünde, itilaf devletlerine göre cephenin düşmesi sadece an meseledir. Oysa Çanakkale'de onları, bir milletin iman ve vatan mefkuresiyle biçimlenmiş çelikten iradesi beklemektedir.
Çanakkale cephesinde gösterilen mücadele ve kahramanlık, savaş tarihinde görülmemiş boyutta tezahür eder. Son neferine kadar şehadete yürüyen Elli Yedinci Alay, Rumeli Mecidiye Tabyası'ndan Seyit Onbaşı'nın insanüstü gayret ve fedakârlığı, yüzlerce Anzak askerini takımıyla durduran Ezineli Yahya Çavuş; devasa büyüklükteki Ocean, Bouvet, Irresistible zırhlılarını boğazın derin sularına gömen Nusret Mayın Gemisi, bunlardan sadece birkaçıdır.
Şairin " Vurulup tertemiz anlından uzanmış yatıyor / bir hilal uğruna yâ Rab, ne güneşler batıyor! " dizeleriyle ölümsüzleştirdiği Çanakkale Müdafaası; bir asrın şafağında doğan yepyeni bir devletin müjdecisi olmuştur.
18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Zaferi'nin 110. Yıl dönümü vesilesiyle, bu büyük zaferi milletimize armağan eden, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm muharip kahramanlarımızı, aziz şehitlerimizi; rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum. Ruhları şâd olsun.
