
Ulusların bağımsızlığını vurgulayan manevi unsurların başında, bayrak ve millî marş gelir. Milletimizin üzerine titrediği bu değerler, ecdadın hatırası, gelecek kuşakların mukaddes mirası olarak sonsuza dek yaşatılacak ve muhafaza edilecektir.
12 Mart 1921 tarihinde, dönemin Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver'in meclis kürsüsünden ilk defa okuduğu İstiklal Marşı'mız, kurucu meclisin milletvekilleri tarafından büyük coşkuyla karşılanarak milli marş olarak kabul edilmiştir. 1921 tarihi; henüz nihai zaferin kazanılmadığı, Türk'ün ateşle imtihanının devam ettiği bir süreç olarak karşımıza çıkar. Bu sancılı süreçte, milleti, müşterek gayeler doğrultusunda birleştirecek, vatan ve hürriyete dair hislere tercüman olacak böylesi güçlü bir şiiri ancak Mehmet Akif Ersoy gibi bir şair yazabilirdi. Akif, Türk milletine karşı duyduğu derin muhabbeti münevver sorumluluğuyla taşımış; kendisine vatanın selameti için verilen her vazifeyi fedakarlıkla yerine getirmiştir. Şahitlik ettiği sosyal ve tarihsel olaylar, ulusumuzun atlattığı badireler, buna rağmen gösterilen ülkü ve inanç birliği onun manevi dünyasını şekillendiren kıymetler olarak İstiklal Marşı'nda kendisini gösterir.
İstiklal Marşı'mızın milli marş olarak kabul edilişinin 104. yıl dönümünü vesilesiyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızı, büyük şair ve fikir adamı Mehmet Akif Ersoy'u, aziz şehitlerimizi; rahmet, minnet ve şükranlarımla yâd ediyorum. Ruhları şâd olsun.